Bukowski: Born into This (2003)

Bukowski'nin verdiği yaşam mücadelesinin öyküsü. Bir otobiyografik belgesel. Film değil. Harikulade ve yeraltında geçen bir yaşamın; yerleşik toplum düzenine ideolojik değil yaşam tarzıyla başkaldırmanın; bir şey olma(öğretmen, doktor vs vs bir iş etiketiyle var olma) korkusunun öyküsü. "Eğer annen ve baban yaptıklarını sevmeye başladılarsa işler kötüye gidiyordur.'' diyor bukowski bu belgeselde. Birçok şeyi anlatıyor elbette; ilk başta karamazov kardeşlerde sorgulanan baba katilliği ve onun üzerinden freud'un tezlerine kadar uzanan kişi-aile ilişkisini bu kadar yalın ve tek cümlede ifade edebilecek bir kalemdi bukowski.. ''Aşk? Gün doğmadan uyandığınızda bir sis görürsünüz ya. Kısa bir süre orada durur, sonra birden yok olur gider. Hem de çok hızlı bir şekilde. Aşk, gerçekliğin ilk ışıklarında yok olacak olan bir sistir.'' gibi tanımlamalar yanında babasından çektiklerinin yazarlığına katkısı, miki fare düşmanlığı gibi orjinal fikirleri, dostlarının-sevgililerinin hakkındaki anıları ile de güzel bir biyografi çizilmiş. Yazarı okumamış birinin izlemesi için herhangi bir sebep yok. Zaten doğal olarak sıkılıp kapatacaktır.Ama 38 kitabını okuyunca çok değerli 2 saat geçirmiş oluyor insan..