Buffalo Soldiers (1997)

1880'lerde Kızılderili Rezervasyonlarına rangerlar dışında mavi ceketli süvari birlikleri de göz kulak oluyordu. Ama Apacheler sık sık özgürlükleri için savaşmayı denerlerdi bunu da rezervlerden kaçarak ve silahlanarak yaparlardı. Bunu başlatan Cochise olmuştur ve Geronimo, Victorio gibi asil yerliler peşinden gitmiştir. Bu çeteleşen yerlilerin peşine bir süre beyazlar düştükten sonra Hükümetin aklına tam Amerika'ya yakışacak bir fikir gelmiş ve kaçan yerlilerin köylerini yakmaları, ailelerini bulup öldürmeleri yani kısacası katliam yapmaları için zencilerden oluşan birlikler kurdular. Beyazlar bunu yapsaydı kızıllardan farkları kalmazdı ama zencilere bunu yaptırarak faşist düşüncelerini sürdürüp vahşi olarak gördükleri bir başka ırkı vahşi olarak adlandırdıkları bir ırka kırdırdılar. Film Meksika sınırında bir bölgede geçiyor ve seyirciye, zencilerin yaptıkları işten memnun olduklarını göstererek başlıyor. Genel yapısı sıkıcı ağır izlenen bir film olmasına karşın aksiyon beklentinizin kırıldığını hissediyorsunuz ama bu bir süre sonra işinize geliyor size de o tarz western filmlerden sıkıldığınızı hissettiriyor. Zencilerle uğraşan bir iki rütbeli karakter var bunları çok acımasız ele alarak ne kadar aciz olduklarını göstermişler. Ayrıca İç Savaş sonrasını da belli etmek için askerlerin kendi aralarındaki diyalogları ve tartışmaları baz almışlar. Bu bölüm çok hoşuma gitti tabi ki bir eksi nokta olarak her Amerikan filminde olduğu gibi zencilere destek çıkan bir generalimiz daha var. Bu anlamda Glory filminden beslenmişler bence ama orada da zencilere aslında savaş şansı vermiyor onları sadece bir süre oyalıyorlardı film ilerledikçe karakterlerimizin içinde psikolojik değişiklikler oluyor. İşte verdikleri kayıplar, arkadaş kaybı ya da fizyolojik kayıplar gibi onları etkiliyor. Ayrıca filmin sonunu çok etkileyici buldum. Normal westernlerde ya da spagetti westernlerde hep bir iyi kötü çatışması vardır bir taraf kazanır genelde iyiler olur. Ancak bu film Kızılderili ve Zenci kültürünü kıyaslayarak karakterleri etkiliyor. Kızılderililer neden beyazlar için savaşıyorsunuz sorusunu Zencilere hatırlatıyor. Buna karşı olarak ana karakterimiz Washington Wyatt'ın cevabı son ana kadar hep çünkü artık köle değiliz cevabı oluyor. Ama asker olduklarından ve bir hizmet süreleri olduğu için aslında hala köle oldukları düşüncesini akıllara getiriyor. Sürekli yes,sir, no,sir dediklerini düşünün. Ayrıca karakterin adını Washington olarak seçip kızılderili kabilelerini katleden pis bir Amerikan tarihini de yeniden canlandırıyor gözümüzde. Velhasılıkelam Kızılderilileri yeni zenciler olduğunu anlamalarının ardından kendi soykırımlarını hatırlayarak bu kör dövüşüne bir son verilmesi gerektiğine inanıyorlar ve muazzam bir finalle noktalanıyor. İzlemezseniz bir şey kaybetmezsiniz ancak izlerseniz bu acıları çekmiş, yaşamış insanların ruhlarına saygı göstermiş olursunuz. Film de bunu estetize etmeden sunarak sizinle paylaştığı için filme de alkış tabi ki. Amerikan tarihinde Custer diye bir albay vardır ve esas vahşiler Custer gibi Miles gibi adi korkaklardır.