‘’ Beyaz insanların elmaslarımızı istemesini anlıyorum ama kendi insanlarım bunu birbirlerine nasıl yapabiliyorlar ? ‘’ Uzun uzun yazılar yazmak isterim ama böylesine etkileyici bir filmi daha yeni bitirdiğimden midir nedir kelimelerimi toparlayamıyorum. Hep izlemek istiyordum ama erteliyordum, keşke daha önce izleseymişim …
Adı gibi, kan ve gözyaşı dolu bir film. Umutları uğruna herşeyi göze alan, haklı davalarında hakir görülen insanlar.. Seyircisini de kendi derdine ortak edecek güzellikte anlatımıyla muhteşem, unutulmaz bir yapım.
Kesinlikle etkisinden kolay kolay cikamadigim ,defalarca izlediğim ve daha da izleyeceğim, bu denli çarpıcı gerçekleri bu denli çarpıcı bir şekilde anlatan harikulade bir film bir başyapıt benim için ????✴️?
Çemberlitaş Şafak Sinemaları'nda izlediğim nefis film. Kapanan sinema salonlarına olan özlemimden ötürü, eski salon isimlerini belirtmeyi seviyorum. Onun dışında, izlediğim en "çarpıcı" işlerden.
Üzerinde düşünülmesi gereken anlamlı bir film olabilirdi, fakat bunun yerine bürokrat takım elbiseli, hatrı sayılır alım gücüne sahip insanların alkışlama seslerinin yankılandığı, ailesinin yaşaması için insan öldürmek zorunda kalan Solomon Vandy’inin tıpkı Batı ‘’medeniyetinin’’ istediği biçime sokularak kürsüye davet edilmesiyle bitti. Sanki emperyalist furyanın başını çeken devletlerden biri Birleşik Krallık değilmiş gibi. Sanki bizatihi kendi politikaları Afrika ve dünyanın zengin bütün topraklarını kanla sulamamış gibi. Vicdan mastürbasyonunun ötesine geçmeyecek pembe bir son. İdealist gazeteci kadın, ölüm eşiğine geldiği için elmastan vazgeçen erkek… Benim için en vurucu sahnelerinden biri Di Caprio’nun telefonla bizim gazeteci kadını araması oldu: aynı zaman akışı içerisinde iki farklı dünya… hoş o sahnede de gazetecimiz arkadaşlarıyla kahve içiyordu; üçüncü dünya ülkelerinin üreticilerini sömürerek naïf beyaz fincanlarımızda içtiğimiz kahveler. Afrika’da olanları bırakın filmlerimizde işleyebileceğimizi, tahayyül edebileceğimizi bile zannetmiyorum.
Söylenecek sayfalar kadar söz var ama boğazım düğümlü, içimde bir yumru.. Gerçek dünyaya buyurun ama hoş geleceğinizi sanmıyorum. Nasıl daha önce izlemedim dedim ama hiç izlememek daha kayıp olurdu..'' Kanlı tarihin yakıcı gerçekleri'' ...
Leonardo nun daha önce izlemediğim baş yapıtlarından biri , heyecanla izledim aksiyon dram , her türlü duyguyu birarada yasatabilen sağlam bir yapım olmuş , kesinlikle izlenilmeli .
Bu kanlı elmaslar mevzusu afrikanın sömürülmesi sürecinde çok önem taşıyan bir konu. Kanlı elmas paralarıyla finanse edilen onlarca savaş, başta ruanda gibi ülkeleri kan gölü haline getiren Belçika, hollanda elmas şirketlerinin hikayesinin iç yüzünü anlatan oldukça cesur bir yapım. Hikayesini bilmiyorum ama konusu gerçektir. Birde başlı başına bir oyuncu var filmde Dicaprio isminde tanırsınız:D onun için bile izlenir ...
Harika bir aksiyon filmi. Tabi sadece bir aksiyon filmi de değil. Film bittiğindeyse ah Leo sen hangi filmde mutlu olacaksın diye de düşünmeye başladığım film :)
Uzun uzun yazılar yazmak isterim ama böylesine etkileyici bir filmi daha yeni bitirdiğimden midir nedir kelimelerimi toparlayamıyorum. Hep izlemek istiyordum ama erteliyordum, keşke daha önce izleseymişim …
Afrika’da olanları bırakın filmlerimizde işleyebileceğimizi, tahayyül edebileceğimizi bile zannetmiyorum.