Alkatraz kuşçusu (1962)Birdman of Alcatraz
Puan
Yeterli oy sayısına ulaşılamadı
Senin Puanın
Oyuncular
Yönetmen
Dil
İngilizce
Ülke
ABD
Süre
147 dakika
kaptankaptanim
error_outline
Kusursuz muazzamlıkta bir mücadelenin anlatısı. Özgür iradenin nasıl itaatkar bir düzene karşı koyduğunu anlatırken bir anlamda kuş insan benzerlikleri üzerine işliyor. İnsan kuşu kafese koyar besler. İnsan insanı kafese koyar besler. Demek ki insan bir kuştur ve özgür olmalıdır. Uçma zamanı geldiğinde güvenli alanını terk edemez, ederse geri dönecektir ve yeni yaşam alanından kopması da sonu olacaktır. Sistem ceza vermeye o kadar alışmıştır ki insanların direncini kıran şeyin bu algoritma olduğuna inanır. Kişi iyi olmaya karar verdikçe insanı daha da zorlayan bir sistem çıkıyor karşımıza. Hücrede kalmak, kapalı alanda kalmak insanın psikolojisine zarar verdiğinden gardiyanlar da bunun etkisi altında kalabiliyor hatta dünyanın en tatlı gardiyanını bu filmde görüyoruz. Filmin açılışında Bebek Yüz Nelson, Makineli Tüfek Kelly ve Alcapone'un bile Alcatraz'da yattığı söylenir. Yola gelen mahkumlar olduğu. Ancak Robert Stroud bir gangster bir hırsız değildir. Sadece özgürlüğü elinden çalınan bir adamken, onu çalanlardan geri almak eyleminde bulunur. Bunu da tecride teslim olmayarak yapar. Aslında bu verilmiş bilinçli bir karar değildir bu nedenle de bu hayatın bir lütuf olduğuna inancı gelişir. Annesinin bahsettiği inancı bu şekilde bulur. Kendi tüm kutsallıklarını yıkar ve yeni bir doğuş gerçekleştirir. Hapishane insanın mezarı olabiliyorken doğumu da olabilir ve burada diyalektiği kuş metaforu üzerinden görürüz. Her konuda engel tanımayan ve uçabilen kuşumuz Alcatraz engeli ile karşılaştığında da olması gereken en güzel şey çıka gelir. Bir isyanın bile iradeden, istikrardan, mücadeleden daha büyük bir devrim olamadığı. Film yoğun ve yalnız dinleme, izleme sahneleri ile Stroud'un gözünden gösteriyor tecrit yaşantısını. Özellikle ağır ve uzun tutulmuş bu anlar mahkum psikolojisini çok iyi yansıtıyor. İki türlü oyun vardır. Çocukların oynadığını gören Stroud da bize bir zamanlar oynadığım oyunları artık oynamadığımı fark ettim derken bunları gösterir. Agresif, mızıkçı, vahşi çocuk yönü aslında zamanın tesiriyle kırılmıştır ve onun oynaması gereken diğer oyun başlamıştır. Hayatta kalma oyunu. Hayatı yaşamayı elinden alan kontrol mekanizmasına hayatı orada da yaşayabileceğini gösterir. Güzel olanı da bunu göstermek için yapmayışıdır. Çocuk bakmak, evlenmek, kendi evini kurmak, arkadaşlar edinmek, iş kurmak, sosyal ilişkileri güçlendirmek, kamuoyuna seslenmek ve kariyer yapmak o yozlaşmış düzen güçlerine cezanın etkisiz kılındığını gösterir. Sisteme her sahnesiyle ayrı bir darbe vuran yönüyle beni benden aldı. Diğer filmleri düşündüğümde İlk Canilik, mahkum psikolojilerinin zor şartlarda ve tahakküm altında nasıl bozulabildiğini açıklarken Alcatraz'dan Kaçış hapishanenin stratejik tüm yönlerini ve farklı yaşantılarını gösteriyordu. Sonuçta bu canilik merkezinin kapanma yolunda hatta Stroud'un deyişiyle suyun altına gömülme yolunda bu üç film çok derin analizleriyle nedenini aktarıyor. Bir kuşun denizi geçemeyeceğine inanmak çok büyük bir aptallıktır. Kuş cıvıltıları ile slogan niteliğinde devrime giden devasa adımların filmi...
starch
error_outline
Thomas E. Gaddis'in 1955'de yazdığı kitaptan uyarlanmış film, gerçek bir hayat öyküsü, ve almak isteyenler için içinde birçok hayat dersi barındırıyor. Seneler önce izlemiştim. Tavsiyede bulunabilmek için tekrar, büyük keyif alarak izledim. Burt Lancaster'in oyunu muhteşem. Filmi izlemeyen kendi kaybeder...:)