Şahsen ben beğendim. Özellikle minik oyuncu Göktüğ muhteşemdi. Bence onca oyuncu arasında filmi en enlere yükselten o çocuktu:) izleyin bence güzeldi güzel . Kafası başka olan bir içki gibi düşünün :))
Normalde sinemalara çıkması beklenirken pandemi sebebiyle netflixte vizyona girdi. Bir platform filmi olmadığı gibi zaten platform filmi diye bişey de yoktur. Film filmdir. Gelgelelim bu kötü bir film değildir ama iyi bir film de değildir tamamen beklenti ve algıyla doğru orantılı haz alınacak bir film, herkese hitap etmeyebilir bu sebepten. Taylan biraderlere de Berkun Oya'ya da çok varım ve hatta 1 ay önceden telefona alarm kurdum çıktığında izlemek için. Ama 1.30 saatlik filmde içim sıkıldı. Tamam gülümsetiyor, tamam önerme çok güzel ama bunun için mi bekledim dedim. Haddim olmayarak da senaryodaki ya da kurgudaki uzun gereksiz tekrar sahnelere bağlıyorum. Denyo velet de bi tık ucuz geldi bana, B sınıfı komedi filmi gibi. Gerçeklik algısıda sürekli kırılıyor filmin içine giremiyoruz. Erbil abi halüsinasyon görmüyormuş komşu görünce anlıyoruz, o rüyaymış bu da rüyaymış. Tamam da neden, yani bizim bu isimlere itimat etmemizin sebebi bu ucuz işlere girmeden de bu güzel önermenin ve oyuncuların hakkını vermeleriydi. Ama küsmedim ulan size yine yapın yine izlerim.
Söylediğimiz bir yalan, hayalini kurduğumuz hayata dairse, o hep istediğimiz yaşamsa, öyle olunca bizi rağbet göreceğimiz bir duruma getirecekse bırakın bizi- kısa da sürse- sahte mutluluk da olsa- tadını çıkaralım :) Tabi bu yalanı söylerken sonradan olacakları da hesaba katmalıyız :) Aziz ''LER'' kadro yıkılıyor zaten de oyuncu tiplemeleri, performansları şahanee. Bu filmin amacı komedi altında sağlam mesajlar vermek. İzlenmeli, görülmeli..
Bir Başkadır dizisinde ailesi yüzünden konuşamayan çocuğun burada ailesi yüzünden bu kafaya gelmesi müthiş bir ince olmuş. Engin Günaydın karşısında bu oyunculuğu sergilemesiyle rolünün hakkını yeterince vermiş küçük delikanlı. İrem Sak ve sevgiliden ayrılma hikayesi biraz daha seyirciye oynayabilirdi bir süre sonra şişiyor. Ülke çapında başarılı bir iş izlenir.
keyifle izledim ama kadro başka olsaydı aynı tadı vermezdi:) oyuncu kadrosu bomba, oyunculuk da yine muhteşem. film de kötü değil ama sonu ve başı bi yerlere bağlanmadığı için ve genel bi mesaj vermediği için havada kalmış gibi hissettiriyor..
Yalnızlık, iletişimsizlik, mahremiyet ve otomatize olmuş yaşamlar. Çok keyif alarak izledim. Bu tarz filmlerin devamını hatta ardının kesilmemesini diliyorum. Bireyin yalnızlığı merkezde. Filmdeki her karakter bir yalnızı temsil etmekte. Hatta bazen kişi kendi yalnızlığından kaçmak için başkasının yalnızlığına ekleniyor. Ve bunu gerçekten uzaklaşmayı gerçeği bitirmek değil gerçeğin de gerçeğini göstererek yapıyor. Bunu baştaki Halit Ergenç ve Bergüzar Korel sahnesiyle oldukça gösteriyor film. Gerçek hayatta da evli olan bir çifti kullanmak dahiyane umarım bu fikir geliştirilir. Filmin bir düğümü, kasveti ve çözümü var elbette. Buradan sonrası filmi izlemeyenler için tat kaçıracak detaylar barındırabilir. Kolyenin kaybolması ile Burcu'nun düğümlenmesi, yalnızlık kavramının kendisi gibi bir kasvet ve kolyenin geri gelişi ile çözülmesi. Elbette bunun zamanı önemli. Yalnızlık içinde yaşamı da ölümü de barındırıyor ama daha çok insan ölümü düşünüyor ve öleceği zamanı önceden bilmek istiyor. İşte film tam da burada böyle düşünen insanlara güzel bir cevap veriyor. Öleceğiniz zamanı biliyor olsanız bile ölüm daha önce gelebilir. Buradaki kahramanın trajik hatası yani hamartiası bilinemezi bilmeye çalışmak. Neden hamartia dedim; çünkü yer yer göze çarpan antik yunan tabloları entelektüel seyircide bu düşünceyi oluşturmayı amaçlamış. Kamuran'ın yalnızlıktan onun yarattığı acıdan ki buradaki acı yalnızlığın yarattığı ruhani acıdır; yoksa insan neden fotoğraftaki "an" ile iletişim kurmaya çalışsın. Üstüne üstük bu sadece Erbil'in derdi değil. Vildan'ın da aynı fotoğrafı duyması bireysel sorunu toplumsallaştırıyor. Bir şeyi (Ölmek) istemek yetmiyor, yetmez ve yetmeyecek. Onu elde etmek için mücadele vermek gerektiğini Öner Erkan'ın önde durduğu sahnede arkadaki Elon Musk yazısında görüyoruz ve sonuçta Erbil'in de sonu Kamuran ile aynı oluyor. Ölmeyi beklemeye dayanamayıp intihar ile dünyanın gerçeğinden kaçmak. Peki ne oluyor? Erbil kendi yalnızlığını bitirmek için kolyeyi bulmasına rağmen Aziz'e defalarca kez evine gelsin diye bulduğunu söylemiyor. Alp kariyer anlamında zirvede ama buna rağmen etrafındaki sosyal yaşam onu tatmin etmeye yetmiyor ve filmin başında Cansu'nun kavga eden ana babasını youtube'a koyup izleme rekorları kırmasının aynını Azizler klasörü ile yapıyor. Cevdet'in ekonomik yalnızlığı Aziz'i metalaştırıyor ki kadın da aynı şekilde defalarca kez. Erbil'in Aziz'e kolyenin yerini söylemesi aslında bir atıf. Yeni Erbil olmaya ne dersin Aziz? Demek gibi. Yalnızlık ile ilgili aforizmaları da Erbil'in dizelerinde görmek mümkün. Kolye'nin Burcu'ya dönmesi insanın yaşarken içinden çıkamadığı çaresiz durumlarda o anı orada bırakmak isteyişi ile ilişkileniyor. Kişi o kadar yalnızlaşıyor ki yalnızlığı tercih etmek zorunda bırakıyor kendini. Gelelim Aziz'in evinde yaşayan güruha. Elbette bir taşra sorunsalının altı çizilmek istenmiş. Denyo olan çocuk ki film boyunca eşek sudan gelinceye kadar dövmek hatta öldürmek istedim; iletişim sorununa bir örnek. Çağımız çocuklarının travmalar yüzünden yaşadığı psikolojik bozukluklar ve kendi ailesinin kültürünü benimsemesi şive kullanması bu detaylar çok büyük bir yarayı aşındırıyor. Aileler çocuk yetiştirmeyi bilmiyor. Henüz daha okul yaşı gelmemiş olan çocuğun şımartılmasından öte ailesi ile iki çift laf kuramayışı daha acınası. Ailesini domine edebilen, ailenin zaman ayırmadığı çocuk da hali ile iletişimsizliğin kurbanı oluyor. Öfke kıvrandığımız yalnızlık acısının içinde bizi en çok rahatsız eden duygu haline geliyor. Peki çocuklar hep çocuk mu kalırlar? Burada da psikoloğun söyledi "bilgelik" sorununa geliyoruz. Bu çocuk erken büyümek, erken olgunlaşmak zorunda. Varoluş sancıları yaşamak, benliğinin arayışında yitip gitmek, intihara baş vurmak... Yara açıldı. Kanıyor. E bu kadar yalnızlığın arasında insan kalabalık hissetmesin de ne yapsın? Bu kabuğu insan bi başına nasıl yaratsın?
Absürt komedinin de çeşitleri var, bu epey basit olanı. Giriş seviyesi gibi bir şey olmuş. Birkaç sahnede güldüm elbette. İşin başka boyutu, ben böyle filmi kötü de olsa desteklerim. Artık her şaşırmış kafalarla dolu afişe sahip komedi filmimizde görülen "mafyatik tiplerle başını belaya sokup kaçan ve bağırarak mizah yaptığını düşünen baş karakterler" (iyi örnekleri istisna) yok en azından. Bu tarz dışına çıkan her komediye açığım.
Tam anlamıyla fiyasko bir yapım. Absürt komedi denmiş ama değil.türsüz bir yapım bu türü yok. Komedi desen değil, dram desen değil, hiçbir şey. Oyuncular güzel ama oyunculuk yok ki. Yani bu kadronun bu filme tek etkisi tanınmayan oyuncu kadrosu olsa filmi kimse izlemez 5.dakikadan sonra kapatır. Ama kadro sayesinde çok izleyeni olacaktır. Ama yapmayın kendinize bunu, ayrıca bu oyunculara da son derece haksızlık bu film. Hele de Haluk Bilginer üst üste kariyerine hiç yakışmayan 2 film geldi kendisinden yazık ediyor...
Büyük keyif alarak izledim. Keşke aynı tat ile ikinci film gelse, çok isterim. Absürt komedi sevmem ama bu sefer çok eğlendim. Ucu açık yerler kalmasa her karakteri derinlemesine tanıma şansımız olsa çok sevinirdim. Belki olur..
Bu oyuncuları izlemekten keyif alıyorum. Tanınmayan ya da az bilinen kimse yoktu. Hele Engin günaydın i özlemişiz ?? ama her şey aynı olsa oyuncular farklı aynı tadı vermezdi bana. Belli bir konu yok belli bir yere bağlanmıyor o yüzden seveni olduğu kadar begenmeyeni de çok olacaktır?
Bir filmi izlemeden önce yönetmenin ve senaristin adına bakmayıp sadece oyunculara bakılarak yorum yapılmaz.
Neyse, Berkun Oya'nın adını görünce zaten filmin bir yere bağlanmayacağını ve bir performans filmi olduğunu anladım. Bir Başkadır dizisinde de aynısını yapmıştı. Öncelikle bu yapım bir sinema filmi değil, platform filmidir. O yüzden beklentinin çok olmaması lazım. Bu bakış açısıyla yaklaşırsanız tat alabilirsiniz. Kadro güzel olmuş. Aziz karakterini Engin Günaydın dışında biri oynayabilir miydi bilemiyorum. Gerçekten Aziz'den keyif aldım. Erbil karakteriyse sönük olmasına rağmen Haluk Bilginer dokunuşuyla izletti. Kamuran ve kolye esprisi ilginç olmuş. Özelikle İrem Sak'ın rolü başka bir absürt filmde denenmedi diye biliyorum. Ama yine de favorim Denyo yeğendi. Birkaç yerde istemsiz kahkaha attım. 10 üzerinden 6'lık bir film.
Affedersiniz ama bok gibi bir film. Bu oyuncular nasıl oynamış anlamak mümkün değil... Hele Haluk Bilginer film seçmelerinden çok büyük düşüşe geçmiş. 3 oldu çok kötü seçimler. Ama emeğine sağlık diyelim ...
Neyse, Berkun Oya'nın adını görünce zaten filmin bir yere bağlanmayacağını ve bir performans filmi olduğunu anladım. Bir Başkadır dizisinde de aynısını yapmıştı. Öncelikle bu yapım bir sinema filmi değil, platform filmidir. O yüzden beklentinin çok olmaması lazım. Bu bakış açısıyla yaklaşırsanız tat alabilirsiniz. Kadro güzel olmuş. Aziz karakterini Engin Günaydın dışında biri oynayabilir miydi bilemiyorum. Gerçekten Aziz'den keyif aldım. Erbil karakteriyse sönük olmasına rağmen Haluk Bilginer dokunuşuyla izletti. Kamuran ve kolye esprisi ilginç olmuş. Özelikle İrem Sak'ın rolü başka bir absürt filmde denenmedi diye biliyorum. Ama yine de favorim Denyo yeğendi. Birkaç yerde istemsiz kahkaha attım. 10 üzerinden 6'lık bir film.