Çocuklarını kaybeden bir aile neler yapar, yapacakları şeyde sınır var mıdır ? sorusunu masaya yatıran, yine bizi metaforlara boğan bir Trier sineması. Beyni uyuşturuyor mu yoksa çalıştırıyor mu bilmem ama bu kadar metafor da artık illallah getirtir insana. Bir tarafta yas sürecini atlatamayan, kederi bir türlü geçmek bilmeyen kadın; diğer tarafta ise bu kadının başına Freud kesilmiş bir adam. Yardımcı olabilmek adına sanrıları altında ezilen bu biçareyi tabir yerindeyse anlamaya ve acısını bir nevi hafifletmeye çalışıyor. Usta yönetmenin kullandığı şu ironiye bakın adı Eden yani Cennet olup da, inanılmaz kaotik- gotik bir orman daha olmamıştır sanırım :) İzlerken o atmosferin içinde bi darlanıyorsunuz, zaten amaç da bu. Kanınız çekiliyor evet ama arzuları ve kederi arasında sıkışıp kalan bir insanın hisleri başka nasıl tasvir edilebilir ki ? Ayrıca bunu sinemaya taşıma cesaretini de Tier' den başka kim üstlenebilir ki ? Farklı bir tecrübe gerçekten.
çoğu kişinin giriş kısmınının güzelliğinde hemfikir olduğunu düşünüyorum. gerilimin artmaya başladığı son kısım için de öyle. ama o ara beni çok sıktı. anlaşılması güç şeylerin yarım saate yayılarak anlatılması zevk verebilir ama buna gerek olmayan kısımlar da vardı. sevsem mi sevmesem mi arada kaldım. ama kesinlikle bir 'mutlaka izleyin' hissettirmedi bana.
boyle yarim yarim yazabiliyorum. uzun yazinca kabul etmiyor frameby beni. hayatim dongusu icinde kadin hep kendini bir armagan gibi sunar erkege. oysa dogasi geregi kadin cinsellikte erkekden daha fazla zevk alabilme yetenegime sahiptir - coklu orgazm- tum dinlerde sadece tanri kaderimize yon verir. olum anini, bir sonraki saniyeyi o bilir. filmde kadin orgazm olurken cocugunu izler ve bir bakima kaderi belirler. o tanrisallasmis bir kadindir. tabi her sey karsitiyla var olur deyip baska bir aci da gelistirmek mumkun
trier okusa o bile bu yoruma guler belki. gece yeniden izleyip farkli bir bakis acisi getirdim. filmde hissedilen kadina giydirilmisligi degisik bir acidan ele aldim. trierin nietden etkilendigini biloyorum. hiristiyanlikla ilgili bir dolu gonderme var. 3dilenci-keder,aci,umutsuzluk,doga dongusu,ters giydirilmis ayakkabi.
Filmi anlamlandırmak ilk başta biraz zor olsa da yönetmenin bu filminde de değişik bir tarzı var. Nymphomaniac filmindeki gibi..
İnsanın sapkınlıkları bir nevi özünün ortaya çıkmasında bir pay yaratırken, çocuklarını kaybetmeye neden olan cinsellik bir nevi çiftin cezası olurken her ikiside eşit olarak birbirini cezalandırmış. Ayrıca film de cinselliğe çok takılmayın bir nevi sonuca götüren bir neden. Bana göre asıl anlatılmak istenen insanın ne kadar huzur bulmak ve yaşadıklarını unutmak, her şeyi geride bırakıp değişmeye çalışsada kendini dağa, taşa, doğaya verse de acımazlığını, vahşiliğini hiçbir şekilde örtüp bastıramıyor.
Bir sosyal mesaj varsa ben anlamadım :/ Kafam fena karıştı çok ağır cinsel sahneler dışında oyuculuk performansı süper... Belki anlasaydım film için de aynı şeyi söyleyebilirdim ama bir kere daha izlemeyi kaldıramayacağım malesef :p
giriş müziği insanı bambaşka bir gezegene götürüyor , filmin sonlarına doğru artan gerilimle birlikte izlemeye devam etmekte zorlandım açıkçası amaa direndim ve sonuç olarak yine o baş döndüren müzikle başladığım noktada buldum kendimi . iyi seyirler
http://www.cinerituel.com/antichrist-2009-diyalektige-karsi-kadin-hiristiyanlik-ve-nietzsche/