Albüm (Album) (2016)

Albüm (2016)Album

Puan Yeterli oy sayısına ulaşılamadı
Senin Puanın
Dil
Türkçe
Ülke
Türkiye
Süre
105 dakika
12
0
37
54
Özet Fragman Beğenenler
eminuk profil fotoğrafı
eminuk
Filmi genel itibariyle beğendim ama eleştirilerim de olacak tabii. Öncelikle güzel bir Türkiye tasviri olmuş. İşini adamakıllı yapmayan, hatta işinizi halledene kadar alakasız milyon tane muhabbet çeviren memurlar, sınıfta öğretmen mi var, başçavuşun eşeği mi belli olmayan öğrenciler, maç izlerken dakikaya on küfür, beş de sigara düşen diyaloglar, "elalem ne der" diye düşünmekten kendi hayatlarını yaşayamayan aileler... Liste boyle uzaaar, gider. Herkes kendi hayatından bir kesit bulacaktır eminim. Ağlanacak halimize güldüren de çok sahne vardı. Tüm bunlar iyi hoş ama bazı noktalara vurgu yapmak için gereksiz uzatılan sahneler izleyiciyi rahatsız edecek boyutta. Daha durağan filmler de izledim, çok daha hareketsiz sahnelere katlandım, sabırsızlık etmedim, bu filmde öyle olmadı maalesef. Yönetmen gözlemlerinin doğruluğunu kanıtlamak için fazlaca kasmış. Yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olması sebebiyle mazur görülebilir diye düşünüyorum. Umut vadeden bir adam bence. Ha görüntülerin güzelliğini de es geçmemek lazım. Bunun için de görüntü yönetmeni Marius Panduru'ya teşekkür etmek gerek.Eksiğle, fazlasıyla bizden bu film. Mutlaka izleyin.
error_outline
Hollyy profil fotoğrafı
Hollyy
Toplumumuzdaki aile ve bireyler üzerindeki baskı kara mizah anlayisi ile işlenmistir.Yönetmenin ilk uzun metraj filmi oldukça basarılı.
error_outline
f.t.g. profil fotoğrafı
f.t.g.
filmin bu topraklarda yeşermiş en acayip filmlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. 'gerçek iyi' yerli film oldukça nadir bir şey ve tanıdığım hemen herkes bu nadirlikten yakınır. fakat bu 'yakınma' genelde ikiyüzlülük olarak kalmakta. çünkü bu ülkeden iyi filmler geliyor, geçiyor ama bu yakınanların birçoğunun haberi bile olmuyor. bu tip filmler tv reklamlarıyla, bilbordlarla kendilerini gözünüze sokacak maddi güce sahip olamıyorlar. ilgiye muhtaçlar, radarlarınıza zorla giremiyor, tespit edilmeyi bekliyorlar. bunu beklerken de tespit edilemeden gösterimden kaldırılıyorlar ve anlık çakan bir kıvılcım olabiliyorlar sadece. halbuki bu iş kıvılcımla olacak iş değil. bu iş odunları yığıp güzelce tutuşturduktan sonra, sürekli yeni odunla besleyip, nesiller boyu ateşi canlı/harlı tutmakla mümkün olabiliyor. ateşin ilk yanma aşamasındaki eserler bütçesel/görsel olarak zayıfken, ateş harlandığında dünyadaki jilet abilerine benzeyebilecekler ancak (bu arada çekilen her yerli filmi bu ateşi harlayacak yakıt sananlar oluyor. ama malesef mal mal bakan kafalardan oluşan afişlere sahip birçok film bu ateşe işemekte).

bu sebeplerden de her 'gerçek' sinemaseverin yerli film radarını geliştirmesinin boynunun borcu olduğunu düşünmekteyim. saçma sapan amerikan filmlerini aylar önceden takip etmeye başlayıp, daha filmi izlemeden kendini ayaklı reklam panosuna dönüştürüyor, buna karşılıksız emek/zaman harcıyor, ama gerçekten iyi olan yerli filmin gösterime girdiğinden bile haberdar olmuyorsan, yerli filmler konusundaki yakınmalarını da kesmen gerekir. denklem çok basit. tüm yakınanların gayet de bildiği ama işine gelmeyen bir denklem bu; hangi filme gidersen, onu yeşertirsin, ona oy vermiş, onun bir benzerinin daha çekilmesine destek olmuş olursun. nadir olarak iyi yerli film peşinde koşuyorsan, bu filmlerin nadirliğinden de yakınma. “biz neden iyi film çekmeyi beceremiyoruz?” sorusunu yanlış yerlere sorma. ha, tabii ki de bu topraklarda iyi filmin nadir yetişmesinin tek etkeni bu değil. ama oldukça önemli bir etkeni de bu işte..

zaten bu erozyon hızıyla steril sinema günleri çok yakın. son sinema salonu da avm bünyesine eklemlendiğinde, hayat sinemaya lunapark, filmlere de roller coaster muamelesi yapanlara güzel olacak. ‘film’ çıkışı burger king’de tıkınırken, ağzını yaya yaya “biz film yapmayı beceremiyoruz abii! baksana adamlar şöyle.. adamlar böyle.. adamlar yapıohajuhjsajadj” diye takılanlardan başka kimse kalmayacak sinemalarda. mutluluğun kendi kapaklarının altındaki asitli sıvıda olduğunu beyinlere ittirmeye çalışan reklamlar sonrası başlayan, “dünya yansa da gel, ben seni 'iyi' hissettiriceğim, söz / sen süpersin / asıl süper kahraman sensin / önemli olan senin 'iyi', 'mutlu' hissetmen” diye uzun metraj sırt sıvazlayan filmler haricinde film de kalmayacak. sadece 'mutlu' ve 'iyi' hissedeceğimiz, aslında bir hayat yaşadığımızı tamamen unutacağımız günler çok yakın. biraz daha sabır..
error_outline