Din, bilim, kadın, felsefe, astronomi... Geçen binlerce yıl sonunda izleyince fark ediyorsunuz ki bir gram ileri gidememiş insanlık. Dün eziyet gören yarın güçlü olduğunda başkasını ezmek için fırsat kolluyor... Doğrularının sarsılmasını kabul edemeyenler dahileri delilikle suçluyor... Ve kadın günün sonunda sadece kadın olduğu için bile cadılıkla suçlanıp fikirleri değer görmüyor...
''AGORA'' Eski Yunancada şehir merkezi anlamına gelmekte.Şehrin hem ticari, hem politik, hem de sosyal merkezi anlamında. Kelimenin bir diğer anlamı da toplanma yeri. Şehirdeki seçimler, duyurular ve benzeri organizasyonlar bu meydanda yapılırmış. Kütüphane ise Agoranın en merkezi yerinde kale gibi inşa edilmiş, korunaklı bir yapı. Bu yapının içinde kütüphanenin yanı sıra tiyatro, dinlenme yerleri, derslikler, arşiv gibi birçok bölüm bulunuyor. Kısacası dev bir kültür kompleksi. Bu yapının yöneticiliğini ise Hypatia’nın babası Theon (Michael Lonsdale) yapıyor. Theon kızını bu ortamda çağının tüm tabularına aykırı bir düşünce yapısıyla her açıdan donanımlı bir şekilde yetiştiriyor.(ALINTI) Dokunaklı ... Çok çok sevmiştim.. Bilhassa son sahnesi çok etkilemişti beni... Sanat eseri bir film daha ne denir ki ..
Sıradışı bir biyografi. Erkekler arasında özgür kalabilmiş ,düşünmeyi kaptırmamış güzel ve zeki.Hypatia. sorgulamayı öğreten örnek kadın.. İyiydi vesselam çok iyiydi.
Hristiyanlığın yayılışı, Pagan ve Yahudi katliamları, Astronomi ve Felsefe.. Hepsi filmde mevcut. Uzun zaman sonra izlediğim iyi Biyografilerden diyebilirim tabi ki kurgusal çok sahne vardı alternatif bir biyografiydi tabi ki ancak dönem, kostümler beni çok etkiledi. Oyunculuklardan da Synesius'u oynayan kişi iyi değildi. Zaman zaman duruşları olsun çok yapay geldi. Ancak filmi genel olarak değerlendirecek olursak gerilimi yüksek ve etkileyici olduğunu söyleyebilirim.
Hypatia gördüğüm en dik duruşlu kadınlardan. Bir felsefeci olarak bu filmi izlemekte çok geç kalmışım. Hristiyanlığın yayılışı aşamasının çok laylaylom olmadığını biliyorduk zaten. Ama filmde en yobaz hallerinden birisini gördük. Daha önceden inandıkları dinlerine hakaretler, aşağılamalar ve o dindeler diye kendilerinden olan insanları öldürmeler. Burada büyük bir toplumsal problem var. Hypatia dışında neredeyse hiç kadın görmüyoruz filmde. Sahalarda da hep erkekler savaşıyor, saçma sapan atışmalara giriyorlar. Ateşin üstünden hızlı biçimde yürüyerek geçip bunu mucize olarak gösteriyor birisi. Hindistanlılar olsaydı bir taraflarıyla gülüyor olurlardı herhalde. Dolu dolu bir film olmuş Agora. Dünyanın nerede durduğu, güneşin merkezde olup olmadığı gibi tartışmaların yapıldığı muazzam bir bilgi fırtınasının olduğu yere gelen yobaz fikirler bir kütüphaneye dahi saygı göstermekten aciz. Gerçi bu söylediğim de laf. İnsanların dini özgürlüklerine fırsat vermeyenler kitaplardan gerçek bilgileri öğrenmelerine mi müsaade edecekler? Tavsiye ediyorum filmi. Zaten filmdeki olaylarla bütünleşmiş gibi sinirlenmemden anlaşılıyordur. ^^
Final sahnesinde tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu bu kadar etkileneceğimi düşünmemiştim açıkçası..Belkide hemcinsim olduğundan mı bilmiyorum. İskenderiyeli Hypatia'ya hayranlıktan öte duygular besledim film boyunca. İnandığı şeyi sorgulaması, vazgeçmemesi, kadının arka plana itildiği dönemde kendini göstermesi gerçekten örnek alınası bir şey. Çok çok çok beğendim. Ayrıca filmi izledikten sonra o kadar sinirlendim ki söylemeden geçemeyeceğim. "tarih tekerrürden ibarettir" lafının gerçekliğini yüzüme vurması ister istemez sinirlendirdi beni.İzlemekte bu kadar geç kaldığım içinde açıkçası üzüntü duymadım değil.
Varoluşu sorgulayan, hiçbir dogmatik fikri kabul etmeyen bir filozof düşünün. M.S. 4. yüzyılda yaşamış kadın bir filozof... Filmin merkezinde bu kişi olsa da filmin asıl derdi; “körlüğün” her an her yerde, herhangi bir dinde ya da inanışta iktidar hırsı ile nasıl kaynaştığını ve kendini nasıl meşrulaştırdığını anlatmak. Yok edilmek istenen şeyi “öteki”leştirmenin cahil kitlelere din yoluyla nasıl kolaylıkla aşılandığını göstermek. Cevap veren değil, soru soran ve sordurtan bir film. Mutlaka izleyin..
Bu filmi görünce inanılmaz heyecanlandım ve hemen tavsiye etmem gerektiğini düşündüm. Filmde, Bilim-Astronomi-Felsefe-Savaş-Din-Güzellik-Muhteşem oyunculuklar-Çok iyi bir senaryo ve o tarihi inanılmaz şekilde canlandıran bir atmosfer bulunmakta. Ya bu kadar övmeme ragmen açıp izlemiyorsan sen bilirsin :) Filme başlamadan önce dikkatinizi dagıtıcak unsuları infilak edin. hümanist ve objektif bir beyinle başlayın derim. 10/9.5 , iyi seyirler.
bu filmi izlemekte çok geç kalmışım. Hristiyanlığın yayılışı aşamasının çok laylaylom olmadığını biliyorduk zaten. Ama filmde en yobaz hallerinden birisini gördük. Daha önceden inandıkları dinlerine hakaretler, aşağılamalar ve o dindeler diye kendilerinden olan insanları öldürmeler. Burada büyük bir toplumsal problem var. Hypatia dışında neredeyse hiç kadın görmüyoruz filmde. Sahalarda da hep erkekler savaşıyor, saçma sapan atışmalara giriyorlar. Ateşin üstünden hızlı biçimde yürüyerek geçip bunu mucize olarak gösteriyor birisi. Hindistanlılar olsaydı bir taraflarıyla gülüyor olurlardı herhalde.
Dolu dolu bir film olmuş Agora. Dünyanın nerede durduğu, güneşin merkezde olup olmadığı gibi tartışmaların yapıldığı muazzam bir bilgi fırtınasının olduğu yere gelen yobaz fikirler bir kütüphaneye dahi saygı göstermekten aciz. Gerçi bu söylediğim de laf. İnsanların dini özgürlüklerine fırsat vermeyenler kitaplardan gerçek bilgileri öğrenmelerine mi müsaade edecekler? Tavsiye ediyorum filmi. Zaten filmdeki olaylarla bütünleşmiş gibi sinirlenmemden anlaşılıyordur. ^^
Filmin merkezinde bu kişi olsa da filmin asıl derdi; “körlüğün” her an her yerde, herhangi bir dinde ya da inanışta iktidar hırsı ile nasıl kaynaştığını ve kendini nasıl meşrulaştırdığını anlatmak. Yok edilmek istenen şeyi “öteki”leştirmenin cahil kitlelere din yoluyla nasıl kolaylıkla aşılandığını göstermek. Cevap veren değil, soru soran ve sordurtan bir film. Mutlaka izleyin..