Yorumların çoğuna katılmakla birlikte en azından derdi olan ve bu derdine kendine has biçimlerde anlatmaya çalışmış bir film diyebilirim. Ama bu kadar uzun metrajlı bir feminizm kamu spotu da kimi olsa bayar. Feminizmle bir derdim olduğundan değil de erkekliği bir hastalık olarak nitelendirmek yersiz bir saldırı, filmin tonuyla uyuşmuyor. Değerli oyuncuların heba edildiği bir deneme.
İçerik sıkıntılı olsa da görsellik fazlasıyla doyurucuydu. Ama işte ici boş bir kutudan da farkı yoktu. Yani izlenir oyunculuklar iyiydi yine. Ama işte oynanacak bir oyun olaydı daha iyi olurdu gibi bişiler.. böyle filme böyle yorum.
Acil bir işleri vardı sanırım film Onur Ünlü nün para kazanmak için çektiği projelere benziyor. Ezel Akay ın uzun süre sonra bu filmle gelmesi yazık olmuş.
Baktığın zaman iyi olmaması için hiç sebep yokken film gerçekten kötü. Ben eminim ki Demet Akbağ, Haluk Bilginer, Alican Yücesoy, Fırat Tanış aynı masada otursun sohbet etsin ve onu yayınlasınlar bu seyrettiğim filmden daha başarılı olur :)
İyisiniz hoşsunuz; alegorik sunumlar, lilith miti, müzikal şölen, dekor, kostüm tam bir tiyatro havası ... DEMET AKBAĞ olmasa iş daha da yaşmış. Beğendiğim yerler de vardı hakkını çok da yemeyeyim ama bittiğinde ne yalan söyleyeyim keyif alamadım. Sahi neden böyle olmuş ya.
Dekorasyon harika ama filmi ilerletmenizi sağlayacak içerik yok. Dekorasyon metaforik bağlamda kurgulanmış kabul ediyorum ama sorun şu: filmdeki mitler seyircinin gözüne gözüne sokuluyor, boğuyor. Bu tarzlarda genelde metafor, seyircide ışık çakması, filmden haz aldıktan sonra bırakıp eğer göremediği bir şey var mı diye araştırması için kullanılır. Bu filmde metaforlar o kadar yorucu olmuş ki insanın zaten filmi bitirip yapısöküm yapmaya iştahı kalmıyor. Keşke dekorun değil de karakterlerin filme seyirciyi çekmesi üzerine yoğunlaşılsaydı biraz. Özellikle psikolog karakteri filmden sizi iyice itiyor. Bu kadın tiplerini klasik Türk dizilerinde yeterince görüp onlardan kaçarken Haluk Bilginer, Demet Akbağ’ın olduğu kadroda bunu görmek beni hayal kırıklığına uğrattı. (Konu Elçin Sangu değil, oynadığı karakter bu arada. Yoksa o tipi güzel yansıtmış.) Absürd komedide çok sağlam filmler de çekiliyor son zamanlarda Cem Yılmaz’ı da yerden yere vurdular ama izleyince adam başarmış diyebiliyor iyi bir izleyici, ya da Cinayet Süsü için aynı şekilde. Tamam sonunda sosyal mesaj verilmiş ama yarısında kapatmama neden olan karakterin yapmacıklığıydı. Kısacası dekorasyon bile kurtaramamış filmi. Giriş güzel, gelişme boş, sonuç güzel. Ortası boşsa bir romanın giriş ve sonucunun ne önemi var? Filmlerde metafor görünce harika film diyoruz çünkü analiz ederken bilgi sahibi olduğumuz konuda fikir sunma olanağımız oluyor. Ama her filmde metaforik öge olması o filmi başarılı yapmaz. Bol baharatlı yemek gibi. Her şey karışmış, etin tadını alamıyorsun. Absürd komedi için girişimler olması güzel ama bu filmin çerezlik olduğunu söyleyebilirim. Filmi kapatmamak için çok direndim çözümleme yapmak için ama bütün iştahım kaçtı.
Ezel Akay ın renkli sinemasını özlemişim. Ancak bu sefer müzikler Haluk Bilginer dışındaki oyunculuklar şarkılar senaryo iyi değildi sanki... Aa polisler, Ben hep evdeyim ile firuze ye güzel gönderme yapmış ancak nerede o 7 kocalı Hürmüz (bence başyapıtıdır) ah neredesin firuze? O filmlerin yanına yaklaşamaz ne yazık ki... Çerezlik 10/6
Filmin, absürd filme alışık olunmadığından, her işte gerçeklik aradığımızdan doğru anlaşılmadığını düşünüyorum. Mükemmel olmayabilir ama eğlenceli, tiyatro tadında ve müzikal havasında tatlı bir mesaj veriyor. Ayrıca Haluk Bilginer'e her rol gidiyor... Sevdim. 8/10 SON NOT: Kadınlarla ilgili mesajını ayrıca sevdim.
Bu kadroya, bu konuya bu çekim kalitesine vs vs vs rağmen vasat kalmayı nasıl başarmış gerçekten anlamıyorum. Güzel, keyif veren sahneler var ama insanı sıkıyor bir yerden sonra. Gerçekten vasat olmak için ayrıca çabalamış gibi geldi bana.
"Doğarken ağladı kadın" Prometheus insanı yarattı diye bilinir ama yarattığı aslında sadece erkektir. Kadını yani Pandora'yı yaratan Zeus'tur ve o, Prometheus'un erkeklerine bela olsun diye göndermiştir Pandora'yı. Erkeğin hep galip geldiği bir erkekler tarihinde örümcek kadın, iblis olarak bilinen Lilith'i kullanarak kadının hep entrikacı, dedikoducu, bela açan, ölümün gerekçesi olarak nitelemiş bir kurgu. Shakespeare başta olmak üzere çoğu seksist sanatçı kadını bu şekilde anlatmıştır. "Erkek kadın değil ki onun kadar profesyonelce yalan söylesin" sözü bunu kanıtlar niteliktedir. "Cadı" "Kadın" ama sakallı erkeğe benzetilen iğrenç mahluk. Neden? Çünkü kadın ile güç kelimesi hiç bağdaşmamıştır. Güç erkeğe benzemektir. Bir erkek ağladığında -Kadın mısın ne ağlıyorsun? ya da bir kadına erkek gibi hayatta güçlü dur! denmesinin nedeni cinsiyetlerin daima birbirinden ayrıştırılmasıdır. Filmde çok fazla sembolik anlatım mevcut. Tabloların hepsi erkeği alt eden kadınlar; Aleksandr'ı alt eden İltani, Samson'un saçlarını kesen Dalila, Sisera'yı çivileyen Jael ve bir çok kez Lilith.. Elma bir metafor bariz ama anlamı zaten filmin içinde İlyas'ın ağzından açıklanıyor. Elma, yenirken zevk duyulan bir haz anı ama bittiğinde hiçbir anlamı kalmıyor. Hayatta yer eden tüm dünyevi zevkler gibi. Şehvet, Zina gibi aynı zamanda. "Ko bu ayş ü ışreti çün kim fenâdır âkıbet Yâr-ı bâkî ister isen olmaya tâat gibi" denilen aslında tam da bunu ifade etmiyor. Bir bakıma gelip geçici şeylerden bu kadar medet umma tek gerçek dost tanrıya kulluk gibi bir şey anlamı ama burada değerli olan şey "sadakat" Belirli değişim süreçlerine bakıldığında anlamın, nesneden ve durumdan bağımsız olduğunu görürüz. Gene İlyas'tan. Hızır ve İlyas burada bir anlamda Lilith'in yardımcı meleklerini ifade ediyor diyebiliriz. Bir araya geldiklerinde Hıdrellez ortaya çıkıyor. Tayfun Türkili'yi bu film sayesinde tanıdım ancak oyununda anlatmak istediği tam da bunlar değilmiş. Ezel Akay öyle bir yere evriltmiş ki konuyu maskülenin gülünç duruma düşmesi daha ağır basmış. Heykellerin çoğu antik yunandan aşk ile ilgili anlamlar barındıran figürlerdir. Eros ve Psykhe örneğin. Miti incelediğinizde filmle mutlaka bir bağ yakalayacaksınızdır. Eşitlik üzerine de eros ve cupid gibi aynı olan ama farklı kişilermiş gibi anlatılan heykel eleştirileri görmek mümkün. Ölüm yollarını sıralarsam spoiler olur ama hepsi tarihte kadının elinden çıkmış şiddet yönelimleridir. Başlıca örnek Karadul olacaktır. Gelelim Nergis'e. Mahdum'un eline ayna verdiği esnada bir kadın Narkissos olduğu apaçık ortadadır. Burnum düzgün mü? O zaman şuram eğri. Emzirmem göğüslerim sarkar gibi cümleler gene bize dünyevi olanı gösteriyor. Haris eşittir avukat = iki yüzlü anlamı gene Roma oyunlarında karşımıza çıkan bir eski kelimedir ve hırs, doymak bilmez, aç gözlü gibi manaları vardır. Kasada karşımıza çıkan heykelciklerin hepsi ulu dünya liderleri ve savaşçılardır. Kadının kasasında kalan.. Menelaos'un kadına yüklediği Agamemnon'un ise savaş çıkarmak için kadını bir araç gibi kullandığı anlamını çağrıştırabilir. Erkek kadını kapatmak, özel kılmak, gizlemek isterken bunu bir kadının eyleminden görmek şaşırtıcı. Erkek kadar kadının da "bu dünyaya" değer verişi Lilith'in gözünden tiye alınıyor. Çünkü o kadın aslında erkeğe malzeme olan "zencefilli çörek, bilmemneli bal, reçelli zırvalık" gibi gibi bir ihtiyaç. Erkeğin erkekliğini kanıtlayabilmesi için bir meta. Metnin, kadını savunan dili olması beni çok etkiledi. Sadece tek bir olumsuz eleştirim olacak müzikal olması gerekli miydi? Bunu bir düşünmek lazım. Bu kadar elzem, toplumsal, kültürel daha da önemlisi insani bir konu müzikle biraz kaale alınmıyor gibi duruyor. Ezop'a bundan sonra Eyob demek gerek sanırım.
YouTube'da Filme Gitmeden Önce kanalının yorumu üzerine buradakiler vs. filmden beklentim sıfırdı. Ancak filmi de çok merakla bekliyordum, izleyeyim dedim. İyi ki demişim. Tamam harika bir film değil oyunculuktan kurguya sıkıntılar var ama eğlenceli türk sineması adına kısmende olsa farklı birşey denenmiş. Bence bu kadar kötü yorumu hak etmiyor şans verilmeli. 7/10
Sadece oyuncuları için bile izlenebilir. Ki farklı bir tema işlenmiş, daha önce pek fazla kullanılmayan bir tema. Müzikal bir tiyatro tadında çok tatlı, sevimli bir filmdi. Mükemmel değil ama yorumlardaki kadar vasat bir film de değil. Yorumları görünce korkmuştum ancak Haluk Bilginer için izledim diyebilirim. Şimdi ise iyi ki izlemişim diyorum.7/10
Sonunda ise küçük bir ters köşe yapmışlar. Beğendim
ortalama bir film. çok büyük bir beklenti ve önyargı ile izlememek lazım. öncelik yüksek bütçeli film değil tiyatro oyunundan uyarlama bir filmdir. ayrıca ezop'un bütün absürt komedi filmlerini izleyenler için anlaşılabilir fantastikliktedir. lilith konusuna değinilmesinin tek sebebi netflix olabilir, sinema olsaydı cesaret edip değinilmezdi. ayrıca 45. dakikada filmi kapatıp james bond izlediğini söyleyen ahmet hakan iki farklı filmi kıyaslayarak aslında sinema kültürünün olmadığını göstermiştir.
5.0 / 10
Ortası boşsa bir romanın giriş ve sonucunun ne önemi var? Filmlerde metafor görünce harika film diyoruz çünkü analiz ederken bilgi sahibi olduğumuz konuda fikir sunma olanağımız oluyor. Ama her filmde metaforik öge olması o filmi başarılı yapmaz. Bol baharatlı yemek gibi. Her şey karışmış, etin tadını alamıyorsun.
Absürd komedi için girişimler olması güzel ama bu filmin çerezlik olduğunu söyleyebilirim.
Filmi kapatmamak için çok direndim çözümleme yapmak için ama bütün iştahım kaçtı.
Aa polisler,
Ben hep evdeyim ile firuze ye güzel gönderme yapmış ancak nerede o 7 kocalı Hürmüz (bence başyapıtıdır) ah neredesin firuze?
O filmlerin yanına yaklaşamaz ne yazık ki...
Çerezlik 10/6
SON NOT: Kadınlarla ilgili mesajını ayrıca sevdim.
Yâr-ı bâkî ister isen olmaya tâat gibi" denilen aslında tam da bunu ifade etmiyor. Bir bakıma gelip geçici şeylerden bu kadar medet umma tek gerçek dost tanrıya kulluk gibi bir şey anlamı ama burada değerli olan şey "sadakat" Belirli değişim süreçlerine bakıldığında anlamın, nesneden ve durumdan bağımsız olduğunu görürüz. Gene İlyas'tan. Hızır ve İlyas burada bir anlamda Lilith'in yardımcı meleklerini ifade ediyor diyebiliriz. Bir araya geldiklerinde Hıdrellez ortaya çıkıyor. Tayfun Türkili'yi bu film sayesinde tanıdım ancak oyununda anlatmak istediği tam da bunlar değilmiş. Ezel Akay öyle bir yere evriltmiş ki konuyu maskülenin gülünç duruma düşmesi daha ağır basmış. Heykellerin çoğu antik yunandan aşk ile ilgili anlamlar barındıran figürlerdir. Eros ve Psykhe örneğin. Miti incelediğinizde filmle mutlaka bir bağ yakalayacaksınızdır. Eşitlik üzerine de eros ve cupid gibi aynı olan ama farklı kişilermiş gibi anlatılan heykel eleştirileri görmek mümkün. Ölüm yollarını sıralarsam spoiler olur ama hepsi tarihte kadının elinden çıkmış şiddet yönelimleridir. Başlıca örnek Karadul olacaktır. Gelelim Nergis'e. Mahdum'un eline ayna verdiği esnada bir kadın Narkissos olduğu apaçık ortadadır. Burnum düzgün mü? O zaman şuram eğri. Emzirmem göğüslerim sarkar gibi cümleler gene bize dünyevi olanı gösteriyor. Haris eşittir avukat = iki yüzlü anlamı gene Roma oyunlarında karşımıza çıkan bir eski kelimedir ve hırs, doymak bilmez, aç gözlü gibi manaları vardır. Kasada karşımıza çıkan heykelciklerin hepsi ulu dünya liderleri ve savaşçılardır. Kadının kasasında kalan.. Menelaos'un kadına yüklediği Agamemnon'un ise savaş çıkarmak için kadını bir araç gibi kullandığı anlamını çağrıştırabilir. Erkek kadını kapatmak, özel kılmak, gizlemek isterken bunu bir kadının eyleminden görmek şaşırtıcı. Erkek kadar kadının da "bu dünyaya" değer verişi Lilith'in gözünden tiye alınıyor. Çünkü o kadın aslında erkeğe malzeme olan "zencefilli çörek, bilmemneli bal, reçelli zırvalık" gibi gibi bir ihtiyaç. Erkeğin erkekliğini kanıtlayabilmesi için bir meta. Metnin, kadını savunan dili olması beni çok etkiledi. Sadece tek bir olumsuz eleştirim olacak müzikal olması gerekli miydi? Bunu bir düşünmek lazım. Bu kadar elzem, toplumsal, kültürel daha da önemlisi insani bir konu müzikle biraz kaale alınmıyor gibi duruyor. Ezop'a bundan sonra Eyob demek gerek sanırım.