Beğenmesine beğendim ancak çok abartılacak bir yanı yok. Daha iyileri mevcut. Sonda bir ters köşe düşünülse de tahmin edilebilir türden. Genel anlamda orta halli kalmış. 6.5 /10
Türünün benzeri daha iyilerini izlemiş olduğumdan ekstra etkilenmedim. Ters köşe tekniği zayıftı ama gayet keyifliydi. İzlenirse vakit kaybı olmaz, film sizi kendisine çekiyor. Orta halli diyelim :)
İnsanın yüzünü güldüren eğlenceli ve sıkmayan bi kurguydu,elbette ufak tefek hatalar vardı ama bazı şeyler keyif veriyorsa hatalar çokta önemli kalmıyor bazen mantık aradığımızda ''neyse filmdi zaten'' demeliyiz diye düşünüyorum ama yinede ''her zaman mantıkçıyım :D)
spoiler sayılabilir-----> filmin gidişatı gayet başarılı. sahneleri hikaye anlatımına göre sıralı ilerliyor. oyunculukları yeterli bulmadım. izlediğimiz filmin burs almak için ben tarafından anlatıldığını başta göstermeyip sonuna saklasaymış etkisi daha iyi hissedilirdi. bazı ayrıntılar dikkatimi çekti. ben, kendi kendine giden araba yapıyoruz diye öğretmenin teklifini red ediyor fakat icadın ödülü verilirken aracın kumandası olduğunu görüyoruz. kumandası olan şey kendi kendine gidiyor olamaz düşüncesindeyim. tabi çeviri hatası da olabilir. diğer yandan micky, ben in evinde sakladığı parayı nasıl aldı? eve gizlice girip tavan arasındaki paraları bulup çaldı mı yani. kumarhanede para kazanmak suç değilse ve orada kazandığına dair kayıtta varsa polise neden gitmezsin. elbette çalan, evde paraları ararken parmak izi filan bırakmıştır. bu durum es geçildi. polisi arama sahnesi olsa bile kabul edilebilirdi. en kötü şansını denedi derdim. evinde saklı 350bin dolar varsa bu seçenekte mantıklı olabilir. diğeri ise ben ile öğretmeni micky nin birlikte 21 masasındaki hareketleri. birbirlerine baka baka seviniyorlar ve hangisi oynuyor ya da kazanıyor belli değil. her ikisi de oynayıp kazanıyorsa çok daha saçma bir durum ortaya çıkıyor. resmen güvenlik şefi cole a "gel bizi vur" demek gibi bir şey. gerçi öretmenin o masaya oturmasına da anlam veremedim. yıllarca öğrencilerini eğitip üstlerinden 100bin dolar kazanmış olan ve kurallara aşırı bağlılığı vurgulanan micky, ben in bir kaç cümlelik konuşmasından sonra(hiçte motive edici bir konuşma değildi) oyuna katılıyor. 100bin dolar varken bu riske girmek salaklık, ki micky o kadar plan yapmış koordine etmiş yani salak değil. kumar oynamayı seviyor desem şimdiye kadar neden öğrencileri oynatmış kendi oynamadan derim. hangi açıdan baksam bana mantık dışı geliyor. saçma gelen diğer olay yüz tanıma programının cole karakterinin işine son verecekmiş gibi gösterilmesi. programın çalışması için hile yapan kişinin yüzünü bilmesi gerekir. cole ve ekibi olmadan hile yapanı da anlayamadığına göre programda işe yaramaz diye düşünüyorum. olumlu yanları ise kurgusu ve eğlenceli zaman geçirtmiş olmasının yanı sıra ben karakterinin filmin başından sonuna kadar yaşadığı değişimlerdi. ben in olanakları değişti bununla birlikte karakterinin de değiştiğine tanık olduk. ayrıca bunu hem görsel hem sözlü olarak göstermiş olmaları ayrı hoşuma gitti. yaşadığı şehirle vegas arasındaki farkları kendi sesiyle dinledik. diğer yandan alınması gereken ders, kumarı oynayan ne kadar zeki olursa olsun kazanamamasını göstermesi. ben in "anneme yalan söylemiştim ama yalanımı itiraf ettim ve beni hala seviyor" repliğini en vurucu cümle seçtim. zamanın nasıl geçtiğini anlamadan biten bir filmdi. kumar oynayanın kazanamayacağını göstermesi açısından anlamlıydı.
BU SENARYO İLE DAHA İYİ OLMALIYDI Çok güzel bir senaryo yakalanmış ama oyuncular bunun hakkını verememiş. Luketic de iyi yönetememiş. Seyre değer mi?..seyredilebilir.
bazı ayrıntılar dikkatimi çekti. ben, kendi kendine giden araba yapıyoruz diye öğretmenin teklifini red ediyor fakat icadın ödülü verilirken aracın kumandası olduğunu görüyoruz. kumandası olan şey kendi kendine gidiyor olamaz düşüncesindeyim. tabi çeviri hatası da olabilir. diğer yandan micky, ben in evinde sakladığı parayı nasıl aldı? eve gizlice girip tavan arasındaki paraları bulup çaldı mı yani. kumarhanede para kazanmak suç değilse ve orada kazandığına dair kayıtta varsa polise neden gitmezsin. elbette çalan, evde paraları ararken parmak izi filan bırakmıştır. bu durum es geçildi. polisi arama sahnesi olsa bile kabul edilebilirdi. en kötü şansını denedi derdim. evinde saklı 350bin dolar varsa bu seçenekte mantıklı olabilir. diğeri ise ben ile öğretmeni micky nin birlikte 21 masasındaki hareketleri. birbirlerine baka baka seviniyorlar ve hangisi oynuyor ya da kazanıyor belli değil. her ikisi de oynayıp kazanıyorsa çok daha saçma bir durum ortaya çıkıyor. resmen güvenlik şefi cole a "gel bizi vur" demek gibi bir şey. gerçi öretmenin o masaya oturmasına da anlam veremedim. yıllarca öğrencilerini eğitip üstlerinden 100bin dolar kazanmış olan ve kurallara aşırı bağlılığı vurgulanan micky, ben in bir kaç cümlelik konuşmasından sonra(hiçte motive edici bir konuşma değildi) oyuna katılıyor. 100bin dolar varken bu riske girmek salaklık, ki micky o kadar plan yapmış koordine etmiş yani salak değil. kumar oynamayı seviyor desem şimdiye kadar neden öğrencileri oynatmış kendi oynamadan derim. hangi açıdan baksam bana mantık dışı geliyor. saçma gelen diğer olay yüz tanıma programının cole karakterinin işine son verecekmiş gibi gösterilmesi. programın çalışması için hile yapan kişinin yüzünü bilmesi gerekir. cole ve ekibi olmadan hile yapanı da anlayamadığına göre programda işe yaramaz diye düşünüyorum.
olumlu yanları ise kurgusu ve eğlenceli zaman geçirtmiş olmasının yanı sıra ben karakterinin filmin başından sonuna kadar yaşadığı değişimlerdi. ben in olanakları değişti bununla birlikte karakterinin de değiştiğine tanık olduk. ayrıca bunu hem görsel hem sözlü olarak göstermiş olmaları ayrı hoşuma gitti. yaşadığı şehirle vegas arasındaki farkları kendi sesiyle dinledik. diğer yandan alınması gereken ders, kumarı oynayan ne kadar zeki olursa olsun kazanamamasını göstermesi. ben in "anneme yalan söylemiştim ama yalanımı itiraf ettim ve beni hala seviyor" repliğini en vurucu cümle seçtim. zamanın nasıl geçtiğini anlamadan biten bir filmdi. kumar oynayanın kazanamayacağını göstermesi açısından anlamlıydı.