Tarihi kurgu dışında her şeyi koymuşlar filme. İçinde Roma var diye Gladyatör savaşları eklemek zorundalar tabii. Kötü bir Senatör bir sağ kol; film bu mu ya? İyi çekilmiş tamam efektler de fazla sırıtmıyordu ama her zaman olduğu gibi gereksiz ve sahte bir romantik yaklaşım tüm gerçekliğin içine etmiş. Vespasianus ya da Titus görmek isterdim tarihi anlamda hiçbir detay yoktu filmin başındaki Kelt ayaklanması dışında. Biraz katliam, biraz intikam ve biraz da ihtişam. Yemek yapılır gibi film yapılmaz. Filmi alelade yapar bu.
Mücadelenin filmi. Annesini kaybetmiş bir çocuğun evindeki ilişkilerin bozukluğundan kaynaklı öfkesinin içinde patlayarak sanata dönüştüğü muazzam bir yapıt. Madencilerin grev mücadelesi, bir kadının erkekler arasında daha cesur olmasının verdiği özgürlük hissiyatı. Anti komünist eleştirilerin fazlasıyla içinde barındığı ama gerçek mücadelenin kabullenme, yüzleşme, alışkanlıklardan kurtulma ailenin daha kutsal bir değer olduğunun bilincine varmak olduğunu anlatıyor. Önce tutuksunuzdur dans etmeye başlayınca kaybolursunuz. Madencileri ele alacak olursak. Duran ve hep aynı yerin altına inen asansöre binen kişiler. Greve başladıklarında kayboluyorlar ve sonu bilinmez bir hal alıyor. Grev de dansın bir başka adı. Yaşamla dans. Ama kendi mücadelesini unutan kişilerin başkalarının mücadelesine de saygı olmaz başkalarının mücadelesine ortak olduklarında ise yaşamda daha mutlu olacaklarını dile getirerek sınıfsal mücadeleyi unutturmaya çalışan da bir film ki hep yerin altına inen madencilerin yürüyen merdiven ile üst katlara çıktığı ve buna şaşırdıkları sahne beni çok etkiledi. Film olarak ayrı bir yeri hep olacak ama ana hikayenin arkasında gizli olan sınıfsal mücadelenin anlamsızlığı eleştirisi de kanayan bir toplum yarası olarak yerini alacaktır. İyi film, kötü eleştiri.
merveceliktn, Aaisha liked this.
O kadar keyifli bir çocuk filmiydi ki muazzam demek istiyorum. Mantıktan kurtulup çocuk gibi düşünerek çekilmiş bir film olduğu için yaratıcı buldum. Zorlama epey oyunculuk gördüm ama bunlar çocuk yani bizimkilerin dublajıyla daha da keyifli bir dönüşüm yaşadığını düşünüyorum. Çocuklar dışında tanıdık yüzler görünce çok şaşırdım. Mesela Whoopi Goldberg çocukların siyahi annesi. Yürekli kadın. Mizah anlayışı da çocuk algısına göre hazırlanmış. Ebeveynlerin çocuklara benzetilmesi durumu bunu çok net ifade ediyor. Macaulay Culkin'i andıran karakter Richie Rich izleri taşıyor. Aynı yıl çıkmışlar ki büyük ihtimalle birbirlerinden esinlenilmiş karakterler. Donald Trump'ın " sen satın alınabilecek en iyi evlatsın " sözü karakterini ve filmdeki kendi çocuğunu nasıl tasarladığını gösteriyor. Bu bir dünya görüşü yani. Ve ben de içimde yaşattığım çocukla şunu söylüyorum ki dünyadaki bütün paralar bile çocukluğu satın alamaz.
Nihayet filmi izleme şansım oldu. Onca sene bekledikten sonra Netflix'te karşıma çıktı. Biraz Katolik zırvalıkları, bir tutam Scorsese beyni, antisemitik serpintiler ve gansgter artıkları; ortaya leziz bir sunum çıkartıyor. Film çok iyi mi çok etkileyici mi bu konuda sessizlik hakkımı kullanacağım ama yaşantılar, metaforlar ve diğer çekilmiş filmlerdeki izler üstüne bir fırtına başlatmak istiyorum. Filmde bariz görünen şey ve filmin açılışı ne kadar dini bir inancımız olsa da ki bu İtalyanlar üzerinden katoliklikle daha katı bir eleştiri olduğu anlamına gelir; günahlarımızın bedeli başkaları tarafından ödenmez kendimiz sokaklarda, caddelerde yani gerçekle yüzleşerek öderiz. Filmdeki bu ilahlaştırılan ve koruyup kollayan kişi İlah / İsa rolüyle Charlie ile karşımıza çıkıyor. Günah işleyen kendisi değil Johhny ki İsa da zaten diğer insanların acısını çeker. Bu sonuca varabileceğimiz bir başka etken Charlie'nin sürekli anlaşamadığı ve nedensiz yere şiddetli kavgalar ettiği Teresa karakteri de Rahibe Teresa'yı temsil etmektedir ve kendi içinde inancıyla yaşadığı çatışmalar dile getirilmektedir. Çoğu İtalyan mafya filminde olduğu gibi büyük adamlar olarak karşımıza çıkmıyor karakterler bu seçimlerin eşiğindeki karakterler olarak karşımıza çıkıyorlar. Koca dünya bir nehir ve akıntıya kapılanlar boğuluyor aslında. Bu düşünce sadece hak edenlerin temizlenmesi adaleti ile "Bir gün öyle bir yağmur yağacak ki kaldırımdaki tüm pislikleri temizleyecek" sözü ile Taxi Driver'da karşımıza çıkıyor. Robert De Niro'da, Travis'in esintileri görünüyor. Pek çok İtalyan mafya filminde Büyük adamların küçük adamları yönettiği onlar için kararlar aldığı görülür reelde de bu böyleydi. Ama Mean Streets'de Büyük adamların küçük adamlar için verdiği tek kararın ölüm ve ele geçirme olduğu görülüyor. Giovanni kendi yeğenine seçim hakkı vermiyor. Yeğeni Charlie, Amca ve Kuzen arasında kalıyor. Godfather filminde Aile'yi üç farklı filmde üç farklı anlamlarla gördük bu filmde ise "Aile"nin ne olduğu nasıl seçileceğine değiniliyor diğer eleştiriler daha arka planda işleniyor. Kendi ailesinden korktuğu için ailenin koyduğu yasaklar çiğnenemeyeceğinden ağzını kapalı tutan bir çocuk gibi çırpınmalı mı insan, yoksa gene ailesi kadar değer verdiği kuzeni için ailesine kafa mı tutmalı? Başka bir yandan aynı çetedeki büyük adam olmaya adım atmış küçük adamlara bakalım. Mekanına büyük adamların gelmediği, büyük adamların küçük adamlarının geldiği bir bar sahibi, uyuşturucunun, sigaranın ticaretini yapan ve merkez haline gelen bir satıcı, Baba'nın yeğeni, yeğenin küçük adam olarak kalan ama büyümek isteyen kuzeni. Aslında çetedeki aile kavramı birbirlerini koruyup kollama durumlarının karşısına ne yazık ki para çıkıyor. Para ve imaj ilk olarak büyük bir kavga başlatıyor, sonra imaj bir cinayet işlenmesine neden oluyor, aynı imaj, yaralı bir adamın umursanmamasına neden oluyor ve aynı para aileden kişilerin birbirlerine düşman olmasına neden oluyor. Aslında aileye dahil edilemeyen şey de inanç oluyor. Düşünsenize aileleriniz daha size yardım etmezken büyük adam neden yardım etsin? Filmin sonuyla aslında hiçbir şeyin tam olarak yazılmadığı, sonumuzun bilinemeyeceği ve seçimlerin bize bağlı olduğu aktarılıyor ve Katolik inancı, Irkçı, sömürgeci ve kayıtsız bir kavram olarak son buluyor. Scorsese'in şimdiye kadar çektiği en iyi film olduğunu şimdi söyleyebilirim.
Mine.Ce liked this.
Diğer izlediğim Antik Yunan filmlerine göre daha çok sevdim bunun da nedeni filmin Aristo mantığı ile iç içe olmasıydı. Bilindik Theseus ve Minotaur mitinin dışına çıkılması oldukça hoşuma gitti. Daha gerçekçi bir anlatımla ifade edilmesi gene keza. Ölümsüzler adı ile anlatılmak istenen çok vurucu aktarılmış. Ne insan ne tanrı ne titan ölümsüz olamaz ancak yapılan eylemler ölümsüz kılınabilir sloganı ile film savını kanıtlayarak sonuçlandı ve amacına ulaşmış oldu. Ben bayağı başarılı buldum. Tabi ki benzeri çok film var ama sıradan olan milyonlarca filmin yanında daha eğlenceli ve daha akılla yaratılmış bir kurgu.
phoebe liked this.
Andromeda değişmiş böyle devamlılık bozan durumları filmlerde sevmiyorum. Bunun haricinde diğer tanrılara ne oldu çok eksik kalan bölümler var. İlk filmin adı zaten fiyaskoydu filmde bir tane bile titan olmamasına rağmen bu filmin de adı titanların öfkesi; filmde titanlar değil bir tek Kronos var. Hikayeler çok yarım yamalak anlatılıyor. Bazı sahneleri filme adapte etse de beklentimin çok çok altında diyebilirim.
Bildiğim kadarıyla ne Perseus ne Medusa ne Zeus ne Hades ne de Poseidon titan olarak geçmez. Titanlar Gaia ve Uranos'un çocuklarıdır. Ve onların nesilleri. Filmin adı böyle olunca beklenti Olimposluların İnsanları yaratmadan önceki Titanlarla olan savaşına kayıyor. Neden böyle bir isim seçilmiş ilginç. Ben filmi çok atraksiyonlu ve kafa şişirici buldum. Anlatımı iyiydi net ifade edildi hikaye. Sadece Perseus'un ani değişimi ne oluyor dedirtti. Koca miti iki saate sığdırmaya çalışmaktan oluyor hep böyle hatalar. Eksik kalan bölümler de vardı kehanetle ilgili gerçek gibi ama ikinci filmde kapatılmışsa buraya döner ve cevaplarım. Kapatılmamışsa da kara bir leke olarak kalır filmin dramaturjisinde.
İlk filmdeki epikliği korumuşlar ve ilk filmin devam filmi durumunu oldukça iyi vermişler ama pek etkilemedi; büyük olasılıkla doğuyu hep barbar olarak gösterdikleri için. Her türlü ahlaksızlığı yapıp da doğuyu ötekileştirmenin manası yok. Madem bunu yapacaksınız o zaman tarafsız çekin. İlk filmde daha çok canavara benziyordu Persler bu kez bir iki birlik benzetilmiş ama gene de bana hitap etmiyor fazla aşağılayıcı.
Tüketim toplumu, sahte ihtiyaçlar ve dünyevi zevkler tartışması ile açılıyor film ve hemen ardından kapalı ışıklar ve perdeler görüyoruz. İnsanların benzerlik ya da farklılık diye düşündüğü karanlıkta kalan aydınlatılamayan tartışmaların iletişimi nasıl etkilediği ve aynı konuda olan aynı amacı gerçekleştirmek isteyen bireylerin birbirlerini anlayabildiklerini, iletişimsizliğin mahkumu olmayacaklarını savunuyor aslında. Kapalı kalan her şeyin ardı merak edilir. Pencere kapalı bile olsa insanın merakı duramaz. Dikkat ederseniz perdeler çekilmişken bile arkalarının göründüğünü görürsünüz. Her şeyin arkası olması düşüncesi ile olayların arkasını merak etmek, insanların hayatlarının ardında gizli kalan şeyleri merak etmek durumu ortaya çıkıyor. Facebook'ta ya da İnstagram'da insanların hayatlarını anlamsızca izleyip onları kıskanmıyor muyuz, özenmiyor muyuz, gülmüyor muyuz? Aslında bir anlamı yok değil mi aygıtı kapatmak ile pencereyi kapatmak aslında aynı şey. Aygıt kapalıyken bile acaba neler oluyor diye merak ediyoruz. Sağduyu eksikliğinden kaynaklanıyor ki filmde Stella bunu filmin başında "ekmeğin arasına biraz da sağduyu koyacağım" diyerek belirtiyor. Mantık aslında sağduyu olmadığı zaman tehlikeli. Filmdeki durumları sırayla düşününce mantık olayı yaşayan kişiyi sabit fikre itiyor. Onunla aynı fikre kapılan kişinin inanması için kendi düşüncesini mantığına uyumlaması gerekiyor. Savunan kişi kendi mantığı doğrultusunda karşı düşünce oluşturuyor. Gene mantık tek başına bir anlam ifade etmediği gibi. Kişi kendi keşfini gerçekleştirirse bundan bir pay çıkarıp mantıklı olduğuna inanır. Çünkü diğer insanların hayatları gerçekte bilinmiyor. Pencereden ne kadarı görünüyorsa, insanların hayatları için bildiğimiz o oluyor. Sağduyunun gerekliliğinin argümanı. Ayrıca film Afacan Detektifler gibi filmlerin başlamasına neden olmuştur ve Alf'in bir bölümü de esinlenmiştir.